beyazzarf.blogspot.com,beyazzarf.blogspot.com dizi,beyazzarf dizi...BeyaZZarF.Blogspot.Com Dizi almış başını gidiyor..çooook iyi..BeyaZZarF.Blogspot.Com Dizi öneririm.BeyaZZarF.Blogspot.Com Dizi ' yegitmek için BeyaZZarF.Blogspot.Com Dizi linki burdadır :) BeyaZZarF.Blogspot.Com Dizi :):):) Son Diziler burda
BeyaZZarF.Blogspot.Com Dizi
Etiketler : beyazzarf dizi, beyazzarf.blogspot.com, beyazzarf.blogspot.com dizi 07:24 AdminKara İstanbul
Etiketler : istanbul, Kara, kitap tanıtımı 06:59 AdminBir yandan İstanbul’dan gitti gidecek olmakta ısrar edip öte yandan da hiçbir yere gitmediğinizde. Gerçek bir İstanbullu olup çıktığınız söylenir. Buraya herkes bir yerden gelir, evet, ama orası hiçbir zaman İstanbul değildir. Bu klişeler ola ki İstanbul’un hem iten hem çeken doğasına, bu doğanın estetik, ekonomik, mistik, son çözümde açıklanamaz çekiciliğine, , kendine ait olanı yok etme ya da dışına itme eğilimine örnek oluştururlar. Hem aşka hem de nefrete ilişkin bir kenttir İstanbul; tutkuların kabardığı ve yere kat kat artarak indiği bir kent.
Kara İstanbul’a hoş geldiniz: ayakkabılarınızı, düğüm düğüm beklentilerinizi kapıda bırakın. Buyurun, girin.”
Goriot Baba Kitap Özeti - Goriot Baba Roman Özeti - Goriot Baba Özeti
Etiketler : Goriot Baba Kitap Özeti - Goriot Baba Roman Özeti - Goriot Baba Özeti 06:57 AdminBu roman Balzac‘ın en önemli romanlarından biridir.
Özet:Mösyö Goriot, Paris’te bir pansiyonda kalmaktadır. Pansiyondakiler M. Goriot’un kim olduğunu bilmez. Herkes onun hakkında bir şeyler uydurur. M. Goriot’un iki kızı vardır: Delphine ve Anastasie. Arada bir gelip babalarını görürler. Çevredekiler, bu kadınları Goriot Baba‘nın metresleri sanırlar. Goriot Baba iş hayatında başarılı olmuş, iyi para kazanmış, eski bir tüccardır. Tüm varlığını iki kızının mutluluğuna adamış, kendisi orta halli bir pansiyon hayatına çekilmiştir.
Goriot Baba‘nın kızları paralan tükendikçe pansiyona gelirler ve babalarından para isterler. İkisi de oldukça masraflı, lüks bir hayat yaşamaktadırlar. Babalarının günden güne düştüğü kötü durum umurlarına bile gelmez. Tek düşünceleri kendi özel hayatlarıdır.
Goriot Baba, ilgisizlikten, sevgisizlikten ruhsal çöküntüye uğrar; dayanma gücünü yitirir, hastalanıp yataklara düşer. Durumu gittikçe ağırlaşır. Kızlarına haber gönderilir; fakat kızları babalarının yanına gelmek yerine, bir sosyete balosuna eğlenmeye giderler. Goriot Baba ölmeden önce çocuklarını son kez görmek ister. Pansiyonda kalan bir öğrenci, onun bu isteğini kızlarına ulaştırır. Delphine babasının yanına gelmez, diğer kızı Anastasia geldiğinde ise artık çok geçtir; baba komaya girmiştir, bir süre sonra da ölür.
Goriot Baba’nın cenazesinde, pansiyonda tanıdığı bir iki kişi dışında kimse yoktur…
Fransız edebiyatının ünlü eserlerinden biri olan Goriot Baba, realist akımın başarılı bir örneğidir. Goriot Baba’da çocuklarına karşı aşırı sevgi duyan bir babanın dramı anlatılmıştır. Balzac’ın bu eseri bir “karakter romanı” özelliği taşır. Roman, babalık sevgisinin bencil evlatlar tarafından nasıl istismar edildiğini göstermesi bakımından oldukça ilgi çekicidir. Goriot Baba, iyilik ve saflığın; çocukları ise kötülük ve nankörlüğün temsilcileridir.
Kırmızı ve Siyah Kitap Özeti - Kırmızı ve Siyah Roman Özeti - Kırmızı ve Siyah Özeti
Etiketler : Kırmızı ve Siyah Kitap Özeti - Kırmızı ve Siyah Roman Özeti - Kırmızı ve Siyah Özeti 06:56 AdminKızıl ile Kara Kitap Özeti - Kızıl ile Kara Roman Özeti - Kızıl ile Kara Özeti
Etiketler : Kızıl ile Kara Kitap Özeti, Kızıl ile Kara Özeti, Kızıl ile Kara Roman Özeti 06:56 AdminRomanın kahramanı Julien Sorel, ihtiraslarla dolu bir karakterdir. Mevki kazanma hırsıyla yanıp tutuşan bu gururlu genç, bir keresteci olan babası tarafından hor görülür. Bu, onda devrin aristokratlarına karşı kin beslemesine sebep olur.
Bir papazdan din dersleri alan Julien, daha sonra şehrin belediye başkanı Mösyö de Renal’in çocuklarına Latince dersleri vermeye başlar. Julien ile Madame de Renal arasında duygusal bir yakınlık başlar. Madame de Renal’e imzasız mektuplar gönderilmesi üzerine Julien oradan ayrılmak zorunda kalır.
Daha sonra Julien aristokrat bir çevreye yazıcı olarak girer ve soyluların davranışlarını öğrenir. Yazıcı olduğu ailenin kızı Mathilde ile Julien arasında bir aşk başlar. Mathilde ilk zamanlar kendi sınıfından olmayan birisini sevmiş olmanın acısını çekerse de gençlik ve aşk üstün gelir, gurur yenilir. Kızını bir dük ile evlendirmeyi tasarlayan Mathilde’in babası, kızının ısrarı karşısında geri adım atar, bu evliliğe razı olur. Mathilde’in babası onlara bir servet bağışlar, Julien’e bir soyluluk unvanı sağlar; bir yandan da Renal ailesinden Julien hakkında bilgi ister. Madame Re-nal’den gelen bilgiler üzerine evlilik imkansızlaşır.
Julien gider, Madame de Renal’i kilisede tabancayla yaralar. Hapse atılınca Madame de Re-nal’den başkasını sevmediğini anlar. Julien giyotinle idam edilir. Madame de Renal de bu acıya dayanamaz, hastalanır ve üç gün sonra o da ölür.
Suç ve Ceza Kitap Özeti -Suç ve Ceza Roman Özeti - Suç ve Ceza Özeti
Etiketler : Suç ve Ceza Kitap Özeti, Suç ve Ceza Özeti, Suç ve Ceza Roman Özeti 06:55 AdminRus yazar Dostoyevski romanda, (Suç ve Ceza) bir insanın, başka bir insana karşı işlediği suçtan dolayı çektiği korkunç vicdan azabı anlatılmaktadır. On dokuzuncu yüzyılda, Rusya’nın büyük kentlerinden birindeki yoksul insanlar yansıtmıştır.
Ruhsal sorunları olan, üniversite öğrencisi Raskolnikof kendini çok akıllı bulur. Sosyetede bir yer etmek İçin de ne olursa olsun para bulmalıdır. Sonunda tefeci bir kadını öldürerek parasını alır. Fakat, böyle bir yöntemle para elde ettiğinden vicdan azabı çekmeye başlar. Kendinden nefret eder, toplumdan bütünüyle uzaklaşır. İşlediği suçun topluma zararı olmadığını, tersine toplumun bir tefeciden kurtulduğunu düşünse de, bu pişmanlık duyguları hafifletmez. Arkadaşlık ettiği polislerden olayın kapanmak üzere olduğunu öğrenince rahatlayacağına, büsbütün vicdan azabına tutulur ve suçunu itiraf eder. Belki de göreceği ceza acılarını hafifletecek, onu rahatlatacaktır.
EVVEL ZAMAN İÇİNDE (MASAL)
Etiketler : Evvel, EVVEL ZAMAN İÇİNDE (MASAL), icinde, masal, zaman 06:54 AdminBir varmış, bir yokmuş, develer tellal iken, pireler berber i-ken, ben anamın beşiğin tıngır mıngır sallar iken bir memleketin birinde, iyiler iyisi bir padişah varmış. Her şeyi varmış, ama hiç çocuğu yokmuş. Yaşı ilerledikçe, bu yüzden kederi artıyormuş…
Bir gün akıllı bir pir-i fani, padişahın derdini öğrendikten sonra, “kolayı var” demiş. “Siz şimdi bir bahçe yaptırın, içinde güller, çiçekler, havuzlar, daha neler neler olsun”…Padişah, bir bahçe yaptırdı ki dillere destan . Ama gel gelelim, ne evlat var ne de bir müjdeli haber…Bu sefer de kafası iyice bozulur ve başlar bahçeyi dağıtmaya…Ezer, çiğner, dağıtır. Hanımı güç bela, yalvar yakar durdurabilmiş. Zaten hanımı, bahçe yapıldığı günden beri bahçeden çıkmazmış. Ağaçlarla, konuşurmuş. Bu hallere dayanamayan yaşlı bir elma ağacı dile gelmiş: “Benim filizlerimden al, dik. Bir gün sana elma verir. Yarısını sen ye, yarısını da padişaha yedir.” demiş.
Kadın filizi dikmiş, fidan olmuş, ağaç olmuş. Yedi yıl geçmiş, bir elma vermiş. Elma da elma hani; bir yanı al, bir yanı beyaz. Kadıncık durur mu? Almış elmayı, bölmüş elmayı. Yarısını kendisi yemiş, yarısını da padişaha yedirmiş. Aradan geçmiş dokuz ay, on gün, Nur topu gibi bir oğulları olmuş..
Kurulmuş meydan, çalmış davullar… Kırk gün, kırk gece olmuş oyunlar..
Gökten uç elma düştü… Kimin ne muradı varsa onun başına…